13 Ekim 2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı tarafından “Dağcılık Faaliyetlerinde Alınması Gereken Tedbirler” konulu bir genelge yayınlandı. Bu bildiriye istinaden il valilikleri internet adresleri üzerinden yayınlama yaptılar ve belirlenen kararlar resmi olarak yürürlüğe girmiş oldu. Bildiride bulunan kararların amacı “yüksek irtifalı dağlara çeşitli faaliyetler için gelen on binlerce yerli ve yabancı dağcının can ve mal güvenliğinin sağlanması, faaliyetlerini rahat ve huzur içerisinde geçirmeleri” olarak açıklanmıştır. Fakat tirmanis.org ekibi olarak birçok dağcı arkadaşımız gibi bu önlemlerin yukarıda belirlenen amaca hizmet etmeyeceğini, aksine bürokratik bir kargaşa ve zaman kaybı oluşturacağını düşünüyoruz. Devlet memurlarının savunma refleksiyle kaleme aldığını düşündüğümüz bu tedbirler bildirisinin kazaların önüne geçmekten ziyade kazalardan sonra ilgili devlet kurumlarına yapılacak eleştirilerin önünü kesme hamlesi olduğu kanaatindeyiz. Nitekim alınan tedbirlerin pratikte pek bir karşılığı bulunmamaktadır. Nedenlerimizi ve yorumlarımızı aşağıda detaylı olarak bulabilirsiniz. Bu nedenlere dayanarak yayınlanan genelgenin uygulanmasının ülke dağcılığına ciddi bir zarar vereceğini düşünüyoruz.

Yayınlanan bildirinin ilk 6 maddesinde son yıllarda yaşanan kazalara yönelik tespitler ve bazı istatistikler paylaşılmıştır. 7. maddenin alt maddelerinde ise yaşanan kazalara karşı alınması gereken önlemler sıralanmıştır. 8. maddede belirlenen kurallara uyulmaması durumunda Kabahatler Kanununun 32'nci hükmü uyarınca ceza verileceği bildirilmiştir. Aşağıda detaylarını verdiğimiz üzere dağlık coğrafyaların çok geniş olması nedeniyle bu uygulamalar kontrolü mümkün olmayan uygulamalardır. Ekipleri kaçak tırmanışlara yönlendirmesi nedeniyle olası kaza ve kaybolmaların artmasına neden olacaktır. Ayrıca yerel olarak uygulayıcı, görevlilerin yetkinlikleri düşünüldüğünde, bu görevlilerin istismarına açık olan bir durum yaratılmaktadır. Faaliyetlerin izne ve denetlemeye açılması ve bunun emir haline getirilmesi, üstelik bu emrin detaylandırılmadan üstünkörü yapılması uygulamayı yapacak kişilere subjektif davranma imkanı sağlamaktadır. Sözgelimi malzemeleri kontrol edecek kişi hangi ölçütlerle davranacaktır? Faaliyeti gerçekleştiren ekibin kabiliyetlerini nasıl kavrayacaktır? Söz konusu memurun yetkinliği büyük bir soru işareti oluştururken atama ve tayinin esas olduğu devlet mekanizmasında nasıl bir süreklilik sağlanacaktır? Bu kontrolü yapan ya da izin verme yetkisine sahip olan kişiler ya da sistem, böyle bir sorumluluğu hangi teknik altyapıya güvenerek alacaktır? Bir dağcının tırmanış yetenekleri, risk toleransı, acil durum yönetim kabiliyeti gibi ölçütler sorulacak sorularla ya da doldurulacak formlarla tespit edilemeyecek kadar karmaşıktır. Dolayısıyla alpin stilde icra edilecek bir tırmanışın iznini verebilecek yetkinlikte bir kişi ya da kurum değil Türkiye’de dünyanın hiçbir yerinde bulunmamaktadır.

Önem sırasına göre kontrol maddeleri hakkındaki yorumlarımız aşağıdaki gibidir:

ç. Dağ tırmanıştan, dağ aşma yürüyüşleri ve günübirlik doğa yürüyüşleri için faaliyetle ilgili kurumundan gerekli izinler alındıktan sonra ilgili kolluğa (Jandarma veya Polis) bildirim yapmadan kesinlikle faaliyet gerçekleştirilmeyecek,

Alınacak izin muhtemelen valiliklerden alınacaktır. Fazladan bir bürokrasi yaratacak olan bu işlem tırmanış ekiplerinin başına gelebilecek kazaların önlenmesi konusunda yetersiz kalacaktır. Dağa tırmanışa gidecek bir ekibin gideceği rotanın teknik yeterliliğini değerlendirebilecek bir ekip valiliklerde bulunmamaktadır. Bir tırmanış ekibi tırmanış için izin alsa bile eğer tecrübesini aşan bir rota seçerse dağda bir problemle karşılaşabilir. Alınan iznin bu durumu önleyici bir etkisi olmayacaktır. Aksine dağa kaçak giden ekiplerin sayısının artmasına ve bu ekipler üzerindeki jandarma biriminin kontrolünün sağlanamamasına neden olacaktır. Bu konuda olması gereken faaliyet yapacak ekiplerin planlarını acil durumlarda kullanılmak üzere, şeffaf bir şekilde ilgili kolluk kuvvetleriyle paylaşmasının teşvik edilmesidir. 

e. Dağ tırmanışları, dağ aşma yürüyüşleri ve günübirlik doğa yürüyüşlerine ilişkin faaliyetler, alanına göre ilgili kurumlar tarafından denetlenecek,

Burada bahsi geçen ilgili yetkililerin kolluk kuvvetleri ve dağcılık federasyonu olduğunu düşünüyoruz. Bu birimlerin yapılan faaliyet hakkında bilgi alma hakkı olabilir. Fakat tırmanış ekibinin yetkinliği ve seçilen rotanın zorluğunu değerlendirebilecek kurumlar olamazlar. Her tırmanış ekibi dünyanın önemli dağ bölgelerinde olduğu gibi tırmanacağı rotayı özgürce seçebilir.

b. Faaliyetler esnasında katılımcılar tarafından; can güvenliği her zaman ön planda tutulacak, olası acil durumlara ekip içinde ilk müdahale edebilecek kişi ve acil yardım malzemesi bulundurulacak, acil durumlarda ilgili kurumlarla muhabereyi sağlayacak telsiz yada uydu telefonu, uydu bağlantılı personel yer belirleme cihazı temin edilecek, yeterli  eğitimi almayan kişiler ile özellikle küçük yaştaki çocukların dağ tırmanışları ve dağ aşma yürüyüşlerine katılımı engellenecek,

Temel dağcılık eğitimi almış olan herhangi bir dağcının zaten ilk yardım malzemesi bulundurmadan tırmanışa gitmesi mümkün değildir. Ancak uydu telefonu ve telsiz gibi donanımlar erişimi son derece zor olan ve çok az sayıda insanın ulaşabileceği ekipmanlar olduğundan bu maddenin uygulanması demek dağcılık yapan insanların büyük bir çoğunluğuna yasak koymak anlamına gelir. GPS kullanımı dağda önemli avantajlar sağlasa da yine bir ekibin GPS aletine ihtiyaç duyup duymadığını değerlendirmesi kendi tasarrufundadır. “Küçük yaştaki çocuklar” ile kastedilen topluluğun kim olduğu anlaşılamamaktadır. Çocukların doğada gerçekleştirdikleri faaliyetlerin, onların gelişimine pozitif katkı yaptığı bilimsel literatürde kabul edilmişken böyle bir yasakla ne amaçlandığını anlamak güçtür. 

a. Dağcılık ve doğa yürüyüşü faaliyetleri icra eden şahıs, kurum ve kuruluşlar tarafından; Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge/İl Müdürlüklerindeki uzman kişilerce hazırlanan dağ ve yayla yol rotaları temin edilerek faaliyetler esnasında bu rotalara titizlikle riayet edilecek, özellikle sisli havalarda kaybolmalar ve yüksek irtifalı dağlara yanlış ve riskli rotalardan çıkılmasının önüne geçilmesi için tedbir alınacak,

Faaliyet yapılan bölgeye ait bilgileri, harita ve rotaları içeren rehber kitapların ekiplerin yanında bulunması elbette ki tartışmasız olarak gereklidir.. Fakat ülkemiz dağcılığında bu kaynakların oldukça az sayıda olması nedeniyle bu maddenin uygulanmasında problem yaşanacaktır. Rehber kitap hazırlanması konusunda ilgili kurumların teşvik edilmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz.

c. Katılımcılara; yürüyüş ve tırmanış esnasında kullanılacak yaşam malzemesi, kıyafet,  teknik malzeme ve ekipmanların eksiksiz, standartlara uygun, çalışır durumda, sağlam, mevsime ve kullanım koşullarına uygun olması hususları bildirilecek,

Türkiye’de böyle bir kontrolü yapabilecek teknik bilgi ve donanıma sahip insan kaynağı maalesef ki ihtiyaca cevap vermekten uzaktır. 

d. Faaliyetlere katılanlar meteorolojik uyarıları takip edecek, bu konudaki tüm uyarılar dikkate alınacak ve gerektiğinde faaliyetlerini derhal sonlandıracak, olumsuz hava koşullarına göre gerekli görülmesi halinde ilgili kurumlarca faaliyetin yapılması durdurulacak,

Meteorolojik koşullar yaşanan kazalarda ve kaybolmalarda önemli bir faktördür. Kesinlikle tırmanış ekipleri bu konuda gerekli incelemeleri faaliyetleri öncesinde yapmalıdır. Buradaki olumsuz hava koşulları olağan dışı hava koşulları olarak değerlendirilmelidir. Kış aylarında yapılan faaliyetlerde belirli seviyelerdeki rüzgar, kar yağışı ve soğuk hava beklenen hava koşulları olarak değerlendirilmelidir.

f. Yapılacak faaliyetler esnasında can ve mal güvenliğinin korunması her zaman ön planda tutulacak, faaliyetler esnasında çevre, orman, göller, dereler ve dağların korunmasına azamı dikkat gösterilecektir.

Can ve mal güvenliği ve doğanın korunması kesinlikle önem gösterilmesi gereken konulardır. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıkladığımız gibi can ve mal güvenliğinin korunmasının dağcılık faaliyetlerini izne bağlamak ile sağlanamayacağı açıktır. Aynı şekilde doğanın korunması da hem bireylerin bu konudaki farkındalığının artırılması ile hem de yerel otoritenin halihazırda var olan sorumluluklarını yerine getirmesi ile çözülebilecektir. Bu doğrultuda, dağcılık faaliyeti yapacak kişilerin bölgenin doğası hakkında bilgilendirilmesi, yerel yetkililerin halihazırda sorumlulukları arasında olan gerekli koruma faaliyetlerini yerine getirmesi doğanın korunması için yeterli olacaktır.

tirmanis.org editörleri

İletişim: info [at] tirmanis nokta org