"Hayaller Kervanı - Wanda Rutkiewicz'in Yaşamı Üzerine"
Gertrude Reinisch' in yazdığı Hayaller Kervanı, bir çırpıda okunup bitirilecek cinsten bir hayat hikayesi. Orijinali 2001 yılında basılan kitap, Nedim Sipahi'nin çevirisi ve Homer Kitabevi'nin baskısıyla 2013 yılında Türkçe'yle buluştu. Bu, ne salt acılarla dolu bir hayatın, ne de uzun soluklu bir başarının hikayesi. Her ikisini de doğal olarak içinde barındıran kitaptan, yoğun bir şekilde okura geçen duygu, kahramanın dağlara olan tutkusu... Temel hedef Wanda olsa da, o döneme ait diğer olaylar ve başarılar da sunularak kurgu iyice desteklenmiş.
Wanda, 1943 Şubat'ında, Polonyalı bir ailenin dört çocuğundan ikincisi olarak o zamanlar Polonya'ya ait olan, -daha sonra Litvanya'ya dahil olacaktır- Plungiany şehrinde dünyaya gelir. Dağcılıkla 1961'de, Varşova Politeknik Üniversitesi'ndeki öğrencilik yıllarında tanışır ve daha ilk günden bu spordan fazlasıyla etkilenir, artık olan olmuştur. Bu etkileniş, ne yöne giderse gitsin onun peşini bırakmayacak, onu gerisin geri kendine çekecektir. Wanda'nın hayatı da ardarda gelen başarılarla birlikte dağcılık ve tırmanış merkezinde şekillenir.
“Bu ilk andan itibaren, tırmanış beni tamamen avucunun içine aldı. Yaşadığım deneyim sanki içsel bir patlama gibiydi. Onun bir şekilde yaşamımın kalan bölümüne damgasını vuracağını biliyordum.”
Polonya'nın güneybatısında bulunan, üçbuçuk saatlik tren yolculuğunun ardından bir saatlik yürüyüşle ulaşılan Skalki kayalıklarına artık her hafta sonu gitmeye başlar. Skalki kayalıkları bana ulaşım güçlüğü açısından her ne kadar trenle ulaşılmasa da Hüseyingazi kayalıklarını ve Sivrihisar kayalıklarını hatırlattı. 1962'de Yüksek Tatralar'daki Taternic Dağcılık Okulu'ndan, 1964'te de Politeknik Üniversitesi'nden Makina ve Elektrik Mühendisi olarak mezun olur. Bunu da bir yerden gözüm ısırıyor.
1964-1967 arası her yıl Alpler'e beş parasız yolculuklar yapar. 1966'da ilk büyük tırmanış denemesi olan Mont Blanc'e, en altından zirvesine kadar teleferik kullanmadan çıkar. 1967 yılında tırmanış arkadaşı Halina Krüger-Syrokomska'yla birlikte, ciddi bir tırmanış olan Bonatti Sırtı için hazırlık olarak Mont Blanc traversi ve Grepon'un doğu yüzünü tırmanırlar. Ancak, Büyük Capucin'de, Bonatti Sırtı'nda şansları yaver gitmez ve inmek zorunda kalırlar. Aynı şekilde Büyük Charmoz'da da kötü hava planları altüst eder. 1968 yılında yine Halina ile, Norveç'teki Trollryggen doğu sırtını tırmanarak başarı elde ederler. Kötü şans yine onları bırakmaz, Wanda Norveç'teki tırmanışta düşer ve ayak bileğini kırar. Bu spordan uzaklaşmak yerine, kısa bir süre sonra topallayarak Skalki'de tırmanışlara yeniden başlar.
1970 baharında Wojtek Rutkiewicz ile evlenir, ama bu evlilik o yaz Peak Lenin'e (7134 m.) bir tırmanış seferini hevesle kabul etmesinin önüne geçemez. Bu Wanda'nın ilk büyük tırmanış seferidir. İlk 7000'lik zirvesine ulaşmıştır, fakat büyük tırmanış seferlerinin beraberinde getirdiği zorluklar onu epey hırpalamıştır.
“... Pamirlerden eve döndüğümde, bir daha asla büyük bir dağ seferine katılmamaya yemin ettim.”
Bu yeminini tutamadığını hepimiz biliyoruz. Büyük dağ seferlerine tövbe etmesinden sadece iki yıl sonra, 1972'de, Afganistan'da bulunan Hindikuş dağlarının en yüksek ikinci zirvesi olan Noshaq Dağı'na (7492m) tırmanan Polonyalı ekibin içinde yer alır. Bu faaliyet ona, “Eğer 7500 metreye tırmanabilmişsek 8000 metreye neden tırmanamayacaktık?” dedirten bir tırmanıştır; Wanda için 8000'lik zirvelerin yolunu açar.
1973 Eylül'ünde, Danuta Wach ve Stefania Egierszdorff ile Eiger kuzey sırtının ikinci çıkışını[1] üç günde tamamlarlar. 1974 yılında Peak Korshenevskaya tırmanışında, 7000 metrede akciğer ödemi nedeniyle rahatsızlanır ve helikopterle dağdan alınır. 1975 yazında ise Gasherbrum III'e ilk büyük dağ seferini düzenleyip başkanlık eder. Gasherbrum II'ye düzenlenen başka bir ekiple birlikte hareket ederler. Tüm zorluklara ve anlaşmazlıklara rağmen başarıyla sonuçlanan bir faaliyettir. O tırmanışta tüm ekipten farklı gruplar Gasherbrum III'ün ilk çıkışını gerçekleştirirler ve Gasherbrum II üzerinde de zorlu bir yeni rota açarlar. Wanda için başarılı geçmiş bir liderlik deneyimidir.
1976'da Wanda bu kez Nanga Parbat'a (8125m) düzenlenen bir tırmanış seferine katılır. Ancak tırmanışın daha başında, ekipten Sebastian Arnold hayatını kaybeder.
“... Bir tırmanışa devam etmeye ya da sona erdirmeye dair kararı, çoğunluğa uyarak vermek gerekir. Fakat azınlıkta kalanlara da bir kurtarma faaliyetine katılıp katılmama konusunda kendi kararlarını verme hakkı tanınmalıdır. Dağda bir yabancının ölümü otoyoldaki bir trafik kazasına benzer. Olayın farkındasınızdır fakat arabanızı sürmeye devam edersiniz. Bir büyük tırmanış seferi birçok farklı insanın zorlu çabalarıyla gerçekleşir ve düzenlenmesi oldukça fazla para gerektirir. Ölen bir dağcı, geride kalan arkadaşlarının kendi şanslarının üzerini çizmelerini istemezdi diye düşünüyorum.”
Hiçbir yüksek irtifa tırmanışına katılmamış birisi olarak ve sıcacık evimde kitabımı okurken, Wanda'nın ölüm karşısındaki bu soğukkanlılığını ve düşüncelerini paylaşmak bir kenara, tüyler ürpetici buldum. Lakin tüm ekip üyeleri onun gibi düşünmedikleri için tırmanış faaliyeti iptal edilir ve herkesin katıldığı bir kurtarma faaliyetine dönüştürülür.
1978 yılındaki Mattherhorn kuzey kış tırmanışı da aynı sebepten, ekipten Irena Kesa'nın durumunun kötüleşmesiyle durdurulur. Wanda bu faaliyette de, ekipten hiç olmazsa bir kişinin tırmanışı tamamlaması gerektiğini düşünmektedir, fakat yine işler istediği gibi yürümez ve helikopterle kurtarılırlar. Aynı yılın yazında Dr. Herligkoffer'in düzenlediği Everest tırmanış ekibine katılır ve zirveye ulaşır. 1979 yılında Maurice Herzog'un yaptığı bir film için Chamonix'e gider ve bu yolculuk sayesinde Irena Kesa ile birlikte Büyük Capucin'in doğu duvarındaki Bonatti Rotası'nı ve Küçük Dru'nun batı yüzündeki Amerikan Rotası'nı başarıyla tırmanırlar.
1981 Şubat ayında gittiği Elbruz tırmanışında bir dağcı düşerek ona çarpar ve Wanda da bu çarpma sonucu 200 metre sürüklenir. Düşüş sırasında bacağı kırılmıştır. Kırılan bacağı onu ikinci eşi olacak olan Dr. Helmut Scharfetter ile tekrar karşılaştıracaktır. 1982 yılında Wanda, ana kampına kadar koltuk değnekleriyle gittiği K2'ye (8816m) bir tırmanış seferi düzenler. Tırmanış sırasında Halina Krüger hayatını kaybeder. Halina'nın cesedini aşağı indirmek için Avusturyalı dağcılar tırmanışlarını ertelerler, onlara Meksikalı ve Polonyalı dağcılar da yardım ederler. Halina'yı daha aşağıdaki Gilkey Kayalığı dibine defnettikten sonra Avusturyalı ekip tırmanışlarını iptal etme kararı alırken Wanda'nın liderlik ettiği Polonyalı ekip zirveyi denemeye karar verir. Fakat bu denemeleri de başarıya ulaşmaz.
1984'te Wanda, K2 ye tekrar tırmanış girişiminde bulunur ancak başarılı olamaz. Broad Peak (8051m) de o yıl ondan yana değildir. 1986'da Wanda, K2 zirvesine çıkan ilk Polonya'lı olacaktır. Aynı yıl ikinci eşinden ayrılır. 1985'te Nanga Parbat (8125m) ve Aconcagua (6959m) güney yüzü başarılarına imza atar. Broad Peak'i bu sene de dener ama yine olmaz 7800 metreden dönmek zorunda kalır. 1986 yılında K2'nin yanı sıra Broad Peak'i de üçüncü kez tekrar dener ama başarılı olamaz. Makalu denemesi de 8000 metrede son bulur. 1986 Wanda'nın Marion Feik'le tanıştığı ve Marion'un onun menajeri olduğu yıldır. Marion, Wanda'nın bundan sonraki hayatında, yardımını kabul ettiği tek kişi olarak kalacaktır. 1987'de Shisha Pangma (8046m) yeni bir 8000lik olarak listede yerini alır. Aynı yıl Annapurna kış ve Cerro Torre denemeleri de yapar.
1989'da Gasherbrum II (8035m) tırmanışını gerçekleştirir. 1990'daki Hidden Peak (8068m) Wanda'nın 6. 8000'liği olur. Sevgilisi Kurt Lyncke ile birlikte katıldığı Broad Peak tırmanışında Kurt hayatını kaybeder.
Wanda, geriye kalan 8 tane 8000'liğin hepsine birden, bir yıldan biraz daha fazla bir süre içerisinde tırmanmayı planlar. 1990'ın sonlarına doğru, çılgın projesini “Hayaller Kervanı” adıyla basına duyurur. Bu proje birçok arkadaşına mantıksız ve imkansız gelmiştir. Onu her zaman desteklemiş olan Messner bile temsilcilerine bu projenin gerçekleşemeyeceğini öngördüğünü belirtmiştir. Birçok sponsoru da çok katı bir kuralı da dahil ederek, ancak zirveye ulaşıldığı takdirde paranın ödeneceği şartıyla anlaşmayı imzalarlar. Herşeye rağmen, Wanda her zamanki inadı ve inancıyla projesini başlatır.
1991'de Khanchenjunga'ya ikinci tırmanış denemesinde bulunur ve bu sefer de zirveye ulaşamaz. Aynı yıl Cho Oyu (8021m) ve Annapurna (8091m) tırmanışlarını başarıyla gerçekleştirir. Annapurna'da, daha ana kamptan ikinci kampa doğru yeni çıkmışken üzerine düşen bir taş yığını bacağını yaralar ama bu kaza da Wanda'yı tırmanıştan geri bırakmaz. Wanda bu tırmanışı yaralı bir bacakla oldukça yavaş hareket etmek zorunda kalarak yapar.
1992'de Khanchenjunga'ya üçüncü tırmanış denemesi sırasında Wanda ortadan kaybolur. Onu en son, 8300 metredeki bir kar mağarasında yorgunluktan tükenmiş ve soğuktan titrer vaziyette, geceyi geçirmeye hazırlanırken Meksika'lı Carlos Carsolio görür. Geri dönmesi için Wanda'yı ikna edemez. Her zaman olduğu gibi bu kez de sonuna kadar zorlamaya, üçüncü kez denediği Khanchenjunga'nın zirvesini denemeye karar verecektir.
"Tırmanmaya ilk kez başladığım günün sonunda, bu eylemin daha önce deneyimini edindiğim her şeyi kat kat aştığını anlamıştım. Dağlar benim yaşamımın içsel gücü oldu. Tırmanmak gibi bir tutkudan kaçış yok; ölüme giden yol olsa bile.”
Wanda Rutkiewicz birçok başarılı tırmanış yapmış ve bu başarılarından dolayı birçok ödül almış bir dağcıdır. Wanda'nın arkadaşı olan kitabın yazarı Gertrude Reinisch Wanda'nın kendi içinde çelişkiler barındıran bir yapısı olduğunu, kendi hedefleri uğruna gözünün hiçbir şeyi ve hiç kimseyi görmediğini, ve gerek dağda, gerek şehir hayatındaki işlerinde (konferanslar, dia gösterileri, söyleşiler...) dağınık bir yapıya sahip olduğunu belirtmektedir. Kimseden yardım kabul etmeyecek kadar da dik kafalıdır. Elbette ki Wanda Rutkiewicz mükemmel değildi, ancak bu onun, döneminin en başarılı dağcıları arasına girmesini engellemedi, belki de onun bu kadar ileriye gitmesini sağlayan bu özellikleriydi.
Wanda, “Bu kadınlara göre bir spor değil. Kadınlar bunun için çok zayıf...” düşüncesinin yaygın olduğu bir dönemde yetişen bir dağcıdır. O dönemde, kadın tırmanıcıları başbelası olarak görüp onlarla tırmanmak istemeyen erkek ekiplerde tırmanmaktansa, sadece kadınlardan oluşan ekiplerle tırmanmak için özel çaba sarfetmiştir. Wanda burada adı geçen birçok tırmanışın ilk kadın çıkışı başarısına sahiptir. Kitapta yoğunlukla vurgulanmış olmasına rağmen, ben yazımda özellikle vurgulamak istemedim. Çünkü bana göre[2] “Wanda çok başarılı bir dağcıdır” ile “Wanda çok başarılı bir kadın dağcıdır” arasında çok büyük bir fark yok. Bir başarının “kadın başarısı” olması yönünü ne kadar parlatırsak, dikkatleri o yöne çekmeye çalışırsak, “kadınlar bunun için çok zayıf” düşüncesini o derece güçlendirmiş oluruz. Bu iki zıt düşünce birbirlerini besleyerek büyüyen olgulardır. Wanda'nın hayatında da bu hep bir problem olarak karşısına çıkmıştır. Zira erkek ekiplerden aldığı yardımlarla yaptığı kadın tırmanışlarını, kimseden yardım alınmadan yapılan “kadın tırmanışları” olarak gösterdiği de olmuştur. Bu meseleler üzerinde kafa yorulacağına, örneğin tırmanışın mutlaka bir “kadın tırmanışı” olması gerektiği düşüncesinin baskısı altında plan yapılmasındansa, önce faaliyetin uygun şartlarda gerçekleştirilmesi, sonrasında elde edilen başarıya uygun görülen popüler sıfatların eklenmesi daha doğru bir yaklaşımdır. Tırmanışın kendisinden ziyade sıfatlara yoğunlaşılması, dağcılığın bir kazananı olmaması yönüyle diğer tüm sporlardan farklı bir olgu oluşunu zedelemektedir.
Pınar Kavak
Dipnotlar:
[1] Eiger Kuzey Sırtı Eiger Kuzey Duvarı'nın sol yanındaki kuzeydoğu sırtıdır. Messner Rotası veya Avusturya Rotası olarak da bilinir. Bu sırtın ilk çıkışını Hiebeler-Messner-Messner-Maschka 1968'de yapmışlardır.
[2] Bu konudaki görüşlerimi sadece bir okur olarak paylaşıyorum. Dağcılıkla ilgili büyük sözler edecek bir birikimim elbette yok. Konu itibariyle örnek olarak dağcılığı kullanmak durumunda kalsam da bu görüşüm hayattaki tüm etkinlikler için aynıdır.