Brenta_Banner.jpg

Steph Davis, günümüzün en iyi çok yönlü (All Round) kaya tırmanıcılardan birisi, belki de bu alandaki en iyi bayan tırmanıcı.

Geçtiğimiz Ocak ayı sonunda Lecco, İtalya'da yakalama şansı bulduğumuz Steph Davis'i, soru sormadan bırakmak istemedik.

Editörlerimizden Aykut Türem'in, Steph Davis ile gerçekleştirdiği bu kısa röportajı beğeninize sunuyoruz.

Steph Davis’le ilk olarak belki birçoklarımız gibi ben de dergi sayfalarında tanıştım. Bugün benim Amerikan Boyalı Tırmanış basını adını yakıştırdığım dergilerden birinde, bir ip firmasının reklamı idi sanıyorum onu ilk gördüğüm yer. Sene aşağı yukarı 1999 idi.

O zaman bile tırmanış kariyeri oldukça dolu olan Steph, tırmanmaya yaklaşık 20 sene evvel 1991 yılında dağlarda başladı. Bugün ise inanılmaz dolu bir tırmanış geçmişine sahip.

1996 senesinde 24 yaşında iken 5.13[1] zorluğundaki geleneksel çatlak rotalarını[2] tırmanabilmeye başlayan Steph, o sene ilk kez Patagonya’ya bir yolculuk gerçekleştirdi.

Bir sene sonra gittiği Kırgızistan’da ise, kendi deyimi ile kendine kısmen bir şeyler ispat edebilmek için 30 ip boyluk bir uzun duvar rotasını solo olarak tırmandı. (Ak-Su Vadisi, Peak 4250)

29 yaşında geldiğinde Patagonya’da bulunan Cerro Fitz Roy’un zirvesinde duran ilk Amerikalı kadın tırmanıcıydı ve bunu Patagonya’da geçirdiği beşinci sezonda başarabilmişti. Tırmanışta onu eşlik eden partneri ise ana kampta tanıştığı bir Alman tırmanıcıydı.

İki sene sonrasında ise Yosemite’de bulunan El Capitan üzerindeki Free Rider rotasını serbest tırmandı ve bir ay kadar sonra aynı başarıyı bir gün içinde tekrarlayarak, El Capitan’a bir gün içinde serbest tırmanabilen ikinci[3] kadın tırmanıcı oldu.

2005 senesinde kendi deyimi ile hayatının düşünü gerçekleştirdi:El Capitan üzerinde bulunan en ikonik rotalardan birisi olan Salathe Duvarını serbest tırmandı. Halen bunu başarabilmiş tek kadın tırmanıcı unvanını korumaya devam ediyor.

2007 senesinde Kuzey Amerika’nın en saygın alpin duvarlarından biri olan Long Peaks Diamond’ı ikisi Pervertical Sanctuary rotasından olmak üzere toplam 4 kez serbest solo tırmandı.[4]

 Diamond’u serbest solo tırmanan ilk kadın tırmanıcı olmanın yanında, Pervertical Sanctuary rotasını efsane serbest solo tırmanıcı Derek Hersey’den sonra serbest solo tırmanabilen ikinci kişi oldu.

Patagonya’da bulunan Cerro Torre’nin kapı komşusu olan Torre Egger’in ilk tek günlük tırmanışı, günümüzün en zor çatlak rotalarından biri olarak gösterilen Conception rotasının tekrarı, Castleton Kulesi Kuzey Yüzü serbest solo çıkışı, Pakistan, Kırgızistan, Baffin Adası, Arjantin ve Şili’ye yaptığı birçok ekspedisyon, alpin rotalar, uzun duvar tırmanışları, serbest solo çıkışlar vs. gibi, saymaya çalışsam bu yazıya sığdıramayacağım , onlarca başarısı var Steph’in.

Sanıyorum Steph için bugün rahatlıkla dünyadaki en iyi, çok yönlü(all-round) kaya tırmanıcılardan biri diyebiliriz. Şahsi görüşüme göre ise bu alanda dünyadaki en iyi bayan tırmanıcı.

Steph son zamanlardan tırmanış dışında özellikle Sky Diving(Serbest Paraşüt) ve BASE Jumping(Paraşütlü sabit kütle atlayışı) ile de ilgilenmekte.

Steph’i, dergi sayfalarında ilk görüşümün üzerinde 10 seneye yakın bir zaman dilimi geçtikten sonra onunla şahsen tanışma şansını yakaladım.

Kendisi 29 Ocak 2009 günü İtalya/Lecco merkezli büyük bir dağcılık kulübü olan Gamma’nın[5] davetlisi olarak Lecco’da idi.

İşsel sebeplerden orada bulunan ben de, bu fırsatı ıskalamayarak orada hazır bulundum.

Steph bu güzel gecede salonu dolduran ve büyük çoğunluğu yaşlı ve eski İtalyan Alpinistlerinden oluşan yaklaşık 300 kişilik bir kalabalığa seslendi. Gerçekleştirdiği sunumda tırmanış ve özellikle son dönemlerde çokça uğraştığı base-jump üzerine çok güzel videolar ve fotoğraflar yer aldı.

Sunumdan sonra ise İtalyancaya yeni tercüme edilmiş kitabını[6] imzaladı.

Ama aslen beni Steph’le bu röportajı yapmaya teşvik eden ise sunumun hemen sonrasında gerçekleşen kısa soru -c evap bölümü oldu. Steph’e sorulan toplam dört(!) sorunun ikisini yönelten en meraklı kişi olarak, Steph’e tirmanis.org adına da aynı soruları ve hatta daha fazlasını yöneltebileceğime ikna oldum diyebilirim. Sunum sonrası imza faslı ve fotoğraf çekimleri akabinde GAMMA kulübünden arkadaşım Giorgio, beni Steph ile tanıştırdı. Kendisine tirmanis.org sitemizden bahsettim ve sonrasında bir süre yazışarak aşağıda okuyacağınız küçük e-röportajı gerçekleştirdik. Bu süreçte bana destek veren site editörlerimiz Burak ve Pınar’a da yeri gelmişken teşekkür etmek isterim.

Son olarak sevgili Steph Davis’e gösterdiği içtenlik ve bizi kırmayarak sorularımızı cevapladığı için çok teşekkür etmek, sözü daha da fazla uzun etmeden sizi bu küçük röportajla baş başa bırakmak istiyorum.

Keyifle okumanızı dilerim.

Aykut Türem / aykut.turem[at]tirmanis.org

1- Anladığım kadarıyla tırmanmaya dağlarda başlaman sebebiyle serbest solo her zaman tırmanış hayatının bir parçası oldu. Peki, gerçek anlamada "ilk serbest solo tırmanışım" dediğin bir tırmanış hatırlıyor musun?

İlk kez serbest solo yaptığım zamanı hatırlamıyorum. Colorado’da bulunan Este Parkında yaşardım ve yakınlarda bulunan Lumpy Ridge’ye sık sık giderdim. Burada üç, dört ip boyluk basit tırmanışlar yapardım.

2- Hayatını tam zamanlı bir tırmanıcı olarak sürdürmek isteyen biri genel anlamda nasıl bir yol izlemelidir sence. Sadece çok çok iyi bir tırmanıcı olmak yeterli midir yoksa bir işadamı vizyonu şart mı? Yahut böyle bir yaşam tarzını başarabilmek için ne önerirsin?

Tam zamanlı bir tırmanıcı olmanın herkes için farklı olacağını düşünüyorum. Uzun yıllar boyunca arabamda yaşadım ve ekspedisyonlar arasında kalan zamanda Amerika’da tırmanmak dışında hiçbir şey yapmadım. Bu en ucuz yol ve kirli torbası gibi bir hayata razı herkes bu şekilde tam zamanlı bir tırmanıcı olabilir. Her şey çok güzeldi ancak hayatımda bir şeylerin eksik oluğunu hissetmeye başladım, daha evcimen ve tırmanış dışında da aktiviteleri olan bir hayat istedim. Tırmanış dışında bir şeylerle uğraşmadığınızda gün boyunca daha fazla boş zamanınız oluyor. Fakat şu an daha dengelenmiş bir yaşam tarzım var ve daha mutluyum.

3- Profesyonel bir tırmanıcı olurken bir rol modelin var mıydı?

Hayır yoktu. Profesyonel bir tırmanıcı olmak çok garip bir yaşam tarzı ve bunu gerçekleştiren herkes için son derece bireysel olduğunu düşünüyorum. Bunun için herhangi bir yol ya da formül olduğunu sanmıyorum.

4- 2007 senesinde Kuzey Amerika’da bulunan en saygın alpin duvarlardan biri olan Long Peak Diamond’u 4 kez serbest solo tırmandın. Bu tırmanışlardan ikisini normal rotadan ikisini ise Pervertical Sanctuary rotasından gerçekleştirdin. Bu tırmanışlar sonrasında Diamond’u serbest solo tırmanan ilk kadın tırmanıcı oldun ve sıra dışı serbest solocu Derek Hersey’den sonra Pervertical Sanctuary rotasını serbest solo tırmanabilmiş kayıtlı ikinci kişi oldun. Pervertical Sanctuary rotasında gerçekleştirdiğin ikinci serbest solo çıkışta Peter Mortimer (Sender Films) tarafından filme alındın. Ağırlıkla bu çıkışla ilgili olarak şunu sormak istiyorum, bu zorlukta bir rotada serbest solo tırmanırken biri tarafından filme alınmak nasıl bir duygu. Bu durum üzerinde daha fazla bir strese sebep oluyor mu?

Bunu beklemiyordum ama biraz kaygı hissettim. Peter ve o esnada fotoğraflarımı çeken arkadaşım Brain için kendimi sorumlu hissettim. Onlarda duvar üzerinde benden biraz uzakta bir yerler delerdi. Tamam, aramızda fiziksel bir kontak yoktu ama farkında vardım ki şayet düşersem bu onlar için gerçekten korkunç olacaktı. Bu durum bir miktar kafamı kurcaladı.

5- Son birkaç yıldır aynı zamanda Serbest Paraşüt ve BASE Jumping(Paraşütlü sabit kütle atlayışı) gibi aktivitelerle de ilgileniyorsun. Gerçekleştirdiğin serbest solo tırmanışlardan sonra zirveden paraşütle atlamak gibi bir imkanın da var artık. Fakat serbest solo tırmanırken düşmek ölmek anlamına gelirken, BASE Jumping yaparken düşmek tam tersi bir manada eğlence anlamına gelmekte. Bu iki farklı duygu arasında nasıl bu kadar hızlı geçiş yapabiliyorsun, bir karışıklığa sebep olmuyor mu?

Salt fiziksel çıkış noktası olarak dramatik derecede farklı görünseler de aslında duyulan çok yüksek coşku yüzünden aralarında çok büyük bir benzerlik var.

6- BASE-Solo hakkında ne düşünüyorsun. Sırtında bir paraşüt ile serbest solo tırmanmak gerçek serbest solodan bir kaçış yolu olarak düşünülebilir mi? Yakın gelecekte BASE-Solo üzerine bir planın var mı?

İlginç bir konsept fakat gerçek anlamda pratik olabilmesi için doğru kombinasyonun bulunması çok zor diye düşünüyorum.

7- Uzun süredir Moab-Utah’ta[7] yerleşiksin ve çatlak tırmanışı sanıyorum en kuvvetli olduğun alan. Sıra dışı serbest soloların, zorlu uzun duvar serbest çıkışların ciddi oranda çatlak tırmanışı içeriyor. Peki, Dolomitlerdeki gibi kırılgan kireç taşı duvarlarda serbest solo tırmanışların oldu mu hiç. Bu ikisini karşılaştırmanı istersem ilk anda aklına ne gelmekte?

Daha önce Dolomitlerde tırmandım fakat hiç serbest solo denemedim. Kendimi çatlak tırmanırken çok emniyetli hissediyorum. Bu yüzden serbest solo kabiliyetimi artırabilmek için çatlaklar benim için daha emniyetli yerler.

8- Karakurum, Baffin Adası, Patagonya gibi yerkürenin ücra yerlerine yolculuklar yapmış ve buralarda birçok ilk çıkış yapmış birisi olarak, serbest solo yaparken ya da dağlarda tırmanırken aldığın risk porsiyonlarını karşılaştırabilir misin? Tırmanış kabiliyetlerin açısından hangisi daha riskli senin için?

Dağlar her zaman için çevre üzerine daha az miktarda kontrolünüzün olduğu yerler.

9- Serbest solo tırmanışı sadece tırmanışın en saf hali olarak mı kabul edersin, yoksa aynı zamanda yüksek dağlar ya da alpinizm için bir antrenman aracı olarak ta düşünür müsün?

Tüm tırmanış stillerinin birbiri ile bağlantılı oluğunu ve birbirlerine yardımcı olduğunu düşünüyorum.

10- Sınırlara yakın bir yaşam sürmek, hayatın tüm yönlerine sınırlı bir perspektiften bakmaya sebep oluyor mu? Yani, tırmanış, risk ve başarılara çok fazla odaklanmak çevrende olup bitenlerin farkında olmamana sebep oluyor mu? Bu durum hiç başına geldi mi yahut herhangi bir tırmanıcının başına geldiğine şahit oldun mu? Tırmanışa saplantılı olmak ve hayata at gözlüğü ile bakmak gibi?

Hayatın başka öğelerine odaklanmışken, bir projeye odaklanmak gerçekten çok zor olabilir. Kendilerin tırmanışa adamış insanlar için bu gerçekten önemli bir sorun.

11- Ne zaman bir serbest solocuyu aptal olarak nitelendirirsin? Senin bakış açına göre iyi bir serbest solo tırmanıcıyı aptal yapan çizgi nerededir?

Herkesin kendi stili vardır. Bence serbest solo, kontrol altında olmak ve hamlelerini hesaplanmış bir biçimde yapmak demektir.

12- Ciddi anlamda serbest solo tırmanmayı düşünen genç bir tırmanıcıya ne tavsiye edersin?

Böyle yüksek risk taşıyan bir aktivite ile ilgili genç tırmanıcılara, her zaman emniyetli olmaya çalışmaları ve bu işten keyif almaları dışında hiçbir şey tavsiye etmem.

Teşekkürler Steph Davis...

[1] YDS 5.13 derecesi, UIAA skalasında IX+ ve üstüne denk gelmektedir.

[2] Steph'in tırmandığı ilk 5.13 zorluğundaki rota, Indian Creek Utah’da bulunan “Tricks are for the Kids” rotasıdır.

[3] Bu başarıyı ilk gerçekleştirebilen, El Capitan üzerinde bulunan Nose(Burun) rotasının ilk serbest çıkışını yapan ve sonrasında bunu bir gün içerisinde tekrarlayan Lynn Hill’dir.

[4] Bu tırmanışları Peter Mortimer (Sender Films) tarafından kotarılan Sharp-End filminde izleyebilirisiniz.

[5] Gamma hakkında daha fazla bilgi için http://www.gamma-lecco.eu adresini ziyaret edebilirsiniz.

[6] High Infatuation: A Climber's Guide to Love and Gravity - Steph Davis / The Mountaineers Books - 2007

[7] Moab-Utah günümüzde çatlak tırmanışının Mekke’si olarak nitelendirilmektedir.

[8] Steph Davis ile ilgili daha fazla bilgi için kişisel web sitesini http://highinfatuation.com/ adresinden ziyaret edebilirsiniz.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

-Steph Davis'in kendisi

-High Infatuation: A Climber's Guide to Love and Gravity - Steph Davis

-www.alpinist.com

-www.climbandmore.com